Bulgaristan eski küçük bir avrupa ülkesi olsa da eşsiz güzelliğe sahip bir çok şehri bulunmaktadır. Bizim de bu ülkede yaşıyor olmamızdan dolayı avantajlarımızı kullanarak bu güzel avrupa ülkesini işten zaman buldukça karış karış gezmeye çalışıyoruz. Son dönemlerin yeni AB üyesi Bulgaristan; Türkiye’ye komşu olmasından dolayı Türklerin de fazlasıyla burada yaşıyor olmasından sebep bir çok turist gezisine ev sahipliği yapıyor. Bu yazımızda da Bulgaristan’nın Plovdiv yani Filibe şehrini gidip görmek isteyenler için Plovdiv (Filibe)’de Gezilecek Yerler olarak sıraladık. Plovdiv Bulgaristan’nın en büyük ikinci şehridir. Daha önceleri başkent olan ve bu ünvanını Sofya’ya kaptıran Plovdiv şu an ekonomisini turizm ve eğitimden karşılıyor.
Bize soracak olursanız Plovdiv başkent olmayı hala hak ediyor. Çünkü gerçek tarihi adım adım sokakta bulunan bir şehir. Konumu itibari ile de Türkiye Kapı Kule Sınır Kapısından 1,5 saat uzaklıkta Sofya’dan ise 2 saat uzaklıkta bulunuyor yani tam ortada merkezde bir konuma sahip bir şehir Plovdiv. Belki de bu yüzden başkent ünvanını Sofya’ya kaptırdı. Başkent ulaşılması zor bir yerde olmalı diye stratejik bir durum vardır. 🙂 Tabi ki şaka! :)) Aslında Plovdiv’in başkent olduğu dönemde Sofya’nın gelişmemiş olmasından kaynaklı başkent ünvanını Sofya’ya devretmişler böylece Sofya’da bu ünvandan yararlanıp kendini geliştirebilecek durumu gelmiş işte tüm mesele bu. 🙂
Plovdiv, 5 Eylül 2014 tarihinde yapılan seçimle 2019 yılında Avrupa Kültür Başkenti olmaya hak kazanmıştır. Bu da şu an da Plovdiv’i meraklıları için gözde mekan haline getirmeye yetiyor da artıyor bile.
Geçmiş tarihinde Osmanlının balkanlarda ki önem verdiği yerleşim yerlerinden biri Plovdiv’dir. Ayrıca mimari olarakta Türk-Osmanlı sivil mimarisi dikkat çekiyor. Bu mimarilerin birleştiği yer ise Old Town olarak adlandırılıyor. İşte yazımız;
Gezilecek Yerler Listesi
Old Town
Osmanlı evleri Old Town denilen bölge içerisinde ki bu şahane evlerden oluşuyor. Çoğunlukla Osmanlı çizgileri ve dekorasyonuna sahip bir çok köşk gerçekten büyüleyici bir şekilde sizi kendine çekiyor ve hayran kalıyorsunuz. Arnavut kaldırım daracık sokaklar, karşılıklı bir sürü ahşap köşkler ve bu yapılara olduğu gibi sahip çıkan bir şehir. Old Town’u kapsayan Nebet Tepe ve Taksim Tepe de en dikkat çeken ve bizi etkileyen tepelerden oldu. Ayrıca Old Town 2004 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası geçici listesinde kendine yer bulmuştur. Osmanlı çizgilerini burada da görmek isteyenleri bekliyor..
Klianti Evi
Kliant Evi yine UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş bir köşk. İçeri girmek için öncelikle 4 Leva yani yaklaşık 8 TL bir giriş ücreti ödüyorsunuz. Daha sonra köşkün griş kapısında ayaklarınıza geçirmeniz için size bir galoş veriyorlar çünkü içeride halılar var ve MÖ.18 yy’dan kalmalar. 🙂 Girdiğiniz zaman sizi kapıda ki görevli evin eski zamanlardan bugüne kadar ki hikayesini ve UNESCO’ya kabul edilişine kadar ki zamanı bir televizyonda video olarak sesli ve alt yazılı olarak anlatıyor. Daha sonra evi gezmenize izin veriyorlar. Fotoğraf galerimiz çok dolduğu için bir kaç fotoğraf paylaşmak zorunda kaldığımız için üzgünüz. 🙁
Lamartine Evi
1830’da kurulan bu köşk, Fransız şair Alphonse de Lamartine’in , Doğu’daki Seyahatleri’ni temel aldığı yolculuğu boyunca 1833’te kaldığı yer olarak Plovdiv’de ziyaretçilerine açılıyor. Lamartine kaldıktan sonra Bulgar misafirperverliği konusunda etkili bir şekilde yazarken yerli halkta yazarı nasıl ağırladıkları hakkında hikayeler anlatarak birbirlerini eğlendiriyorlarmış. Şimdi ise bir müze olarak karşımızda duruyor.
Eczane Müzesi
Dr Sotir Antoniadi Evi, 1872’den 1947’ye kadar, iyi işleyen bir eczaneydi. Hatta Plovdiv’deki en iyi donanımlı eczane uygulamaları arasındaydı. 1981 yılından bu yana, Bulgaristan Plovdiv’de bulunan bu evde eşsiz eczane ile ilgili nesnelerden oluşan bir müze koleksiyonu sergileniyor ve ziyaretçiler zamanın eczacılıkla ilgili kullanılan alet ve bazı ilaçları görme fırsatı buluyorlar.
Zlatyu Boyadzhiev’in Kalıcı Sergisi
Zlatyu Boyadzhiev eski Bulgar bir ressamdı. Portreler ve peyzajlarıyla ünlü bu ressam Bulgaristan’ın en büyük ikinci şehri olan Plovdiv’in Eski Kenti’ni ve bölgedeki köy yaşamını tasvir ediyor. Zlatyu Boyadzhiev Sofya’da Sanat Akademisi’n de bölüm bölüm derslerde anlatılan ünlü bir ressam olmasından dolayı da Plovdiv’de kalıcı bir sergisi yapılmış durumda.
Müzik Akademisi
Kapısının önünden geçerken bile eğlenebileceğiniz bir yer burası. 🙂 Kapısının önünde duran bu tatlı heykelde beni baya eğlendirmişti. 🙂 Plovdiv Dobrin Petkov Müzik ve Dans Sanatları Akademisi önceleri Sofya Müzik Akademisi’ne bağlı olarak eğitim veren bir okuldu, 1972 yılında kendi eğitimine ve 1995 yılından itibaren Plovdiv Müzik ve Dans Sanatları Akademisi adı altında eğitim faaliyetine başlamış. Akademi iki fakülteden (Müzik Pedagojisi Fakültesi ve Folklor Fakültesi) ve Dil Hazırlık Departmanı’ndan oluşturmaktadır.
Güzel Sanatlar Şehir Galerisi
1881’de Plovdiv Ulusal Kütüphane ve Müze, vericilerin portrelerinin dört kopyasını, Tryavna Simeonov adlı sanatçı tarafından boyanan, Boyana Kilisesi’nden satın aldı. Simeonov. Daha sonra 1911 yılında müzede 25 eser bulunan bir Sanat Bölümü kurdu. Nikolay Rainov, Baş Kütüphaneci iken, koleksiyon çok sayıda gravür, baskılar, litograflar ve Nikolay Pavlovitch’in resim çalışmaları ve resim çalışmaları ile genişletildi. 1926 itibaren 1931 için küratör Nikola Mavrodinov, sekiz muhteşem 16.yy’dan kalma Nessebar’a ait yüzyıl simgeleri ile de zenginleştirildi.
Antik Roma Tiyatrosu
Roma Antik Tiyatrosu Old Town içinde yürüme mesafesinde bulunan eski bir tiyatro. İçeri Yuki ile girmemize izin vermediler malesef ama dışarıdan da parmaklıklar biraz engel olsa da çekim yapabildik. Bu yapılar merkezin tam ortasındalar ve hepsi birbirlerine çok yakın. Kesinlikle yürüyerek her yere ulaşabilirsiniz. Tiyatro için en ilginç not oturma bölümlerinde herkesin adının yazılı olması. Bu bilgiden yola çıkarsak, o çağlarda bile tiyatro ilgi çekiyorken şimdilerde tiyatrolarımız maalesef ki nerede bilmiyoruz. Girmek isterseniz giriş 5 Leva yani 10 TL.
Meryem Ana Kilisesi
Meryem Ana Kilisesi Old Town içinde surların hemen yanında bulunan küçük bir kilise biz içeri girip gezmedik ama dışarıdan gece ve gündüz görüntüsü bir harikaydı. Yolunuz düşerse uğrayabilirsiniz belki.
Rayko Daskalov Caddesi
Eski dönemlerde ki bir Bulgar savaşında bir politikacı olan Rayko Daskalov cumhuriyetçi Vladaya Ayaklanması’nın baş liderlerinden biriydi. I. Dünya Savaşı’ndan sonraki ilk dönemde Bulgaristan’da iktidarda olan BAPU hükümetleri’nin de önemli bir üyesiydi. Caddeye ismi verilen Rayko Daskalov Caddesi oldukça hareketli ve kafe, restorantların bulunduğu bir cadde. Yürüyüş yapmak isterseniz bir ucu bir parka diğer ucuda Meriç Nehrine kadar uzanan 1 km boyunca uzun bir yürüyüşü gözden çıkartlmalı. 🙂
Knyaz Aleksandar I Caddesi
Knyaz Aleksandar I Caddesi İstanbul’da ki İstiklal Caddesi gibi bir sokak. Araç geçişi yok, temiz düzenli, çeşitli yiyecek ve giyecek markalarının bulunduğu hareketli bir cadde. Başlangıcı Plovdiv Merkez Meydanı olarak başlayıp sonu da Rayko Daskalov Caddesi’nden devam edip Meriç Nehrine uzanıyor. Yol ortasında yukarıda bahsettiğim Antik Roma Tiyatrosunun bir kısmı sergileniyor. Yani yolun altında ve ortada kalan alan Roma Antik Tiyatrosunun devamı arkadaşlar. 🙂
2019 Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilen Plovdiv bunu bir simge haline getirerek tüm halkına birlikte 2019 Avrupa Kültür Başkenti diyerek bir jest yapmış çokta güzel olmuş bence. 🙂
Bulgaristan Ulusal Bankası
Merkezi Başkent Sofya’da bulunan Bulgaristan Ulusal Bankası bir çok eski bina gibi eski tarihin izlerini hala taşımaktadır. Bankanın bulunduğu yer ise Rayko Daskalov Caddesi üzerinde caddenin sonuna doğru bulunuyor.
Cuma Camii
Cuma Camii Hüdavendigâr Camii olarak da bilinir. Sultan I. Murad döneminde yapılmıştır. Cami Plovdiv, şehir merkezine Osmanlı İmparatorluğu’nun sembolü olacak şekilde 1363-1364 yılları arasında şehir meydanına inşa edilmiştir. Literetüre “Hüdavendigâr Camii” olarak geçmiştir.
Şahabettin İmaret Camii
Şahabettin İmaret Camii Meriç nehrinin kıyısında yer alır. 1444 – 1445 yıllarında II. Murad döneminde Rumeli beylerbeyi Lala Şahin Paşanın oğlu olan Şahabettin Paşa tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı eserlerinin yine başında yer alan iki camiden birisidir ve 19.yy sonlarına kadar ibadete açık kalmıştır.
Meriç Nehri
Meriç Nehri Rayko Daskalov Caddesi sonunda bulunan ve bir köprüden karşıya geçebileceğiniz pazarın girişinde bulunuyor. Coğrafi olarak Yunanistan ile Türkiye sınırının bir kısmını oluşturan, Bulgaristan’da doğarak Türkiye’ye giren ve Edirne üzerinde Ege Denizi’ne dökülen ırmaktır. Balkanlar’ın en büyük nehirlerinden biri olan Meriç Nehri, Rila Dağı’nın kuzey eteği yakınlarından çıkıyor ve Bulgaristan’da Filibe ovası yani Plovdiv’de doğuyor. Türkiye’de Edirne şehrini, Batı Trakya’yı suladıktan sonra, Ege Denizi’ne dökülür. Meriç Nehri, 480 km uzunluğundadır.
Tsar Simeon Bahçesi
1892’de İsviçre peyzaj mimarı Lucien Chevalas (1840-1921) tarafından yaratılmıştır. Lucien Chevalas 1879’da Bulgar knyaz Aleksandar Bogoridi Chevalaları, Plovdiv’de bahçıvanlığa davet etti. 1901 yılında şehre yaptığı tüm katkılardan dolayı Plovdiv’in fahri vatandaşı ilan edildi ve sık sık “Çiçeklerin Bakanı” olarak anıldı.
Nebet Tepe
Burayı yemek yediğimiz güzel bir restoran sayesinde keşfetdik diyebilirim. Yüksekleri seviyoruz. 🙂 Bir tepe olduğunu da görünce harika manzara vardır diye düşündük ve restorana gittik. Belli bir yere kadar araba ile gidebiliyorsunuz daha sonrasında yürümek zorunda kalıyorsunuz. Bizim tercih ettiğimiz yol en azından bu şekildeydi. Gece de gittiğimiz için daha fazla zorlamadan aç karnımızı doyurmaya odaklanmıştık. 🙂 Nebet tepe üzerindeki en eski yerleşim yerleri M.Ö. 4.000 yıllarına tarihlemişler. Resimde gördüğünüz yer bu yerleşim yerlerinden biri. Plovdiv gerçekten tarih dolu bir yer gelip görün derim.
Bunarcık Tepesi
Kocaman bir parkın tepesinde bulunan Bunarcık tepesi Plovdiv halkı için bir dinlence ve piknik alanı olarak kullanılıyor. Biraz sis biraz gün batımı ile harika manzaralara şahit olacağınız bu tepe de küçük bir piknik yapabilir veya bizim gibi köpeğinizi gezdirebilir sporcu biri iseniz de güzel bir koşu parkuru olarak kullanabilirsiniz.
Alyoşa Anıtı
Bu anıt Bunarcık Anıtının devamında bulunuyor ve kısa bir yürüyüş ardından ulaşılabiliyor. Sovyet ordusuna yapılan anıt Plovdiv “Azat Edenler Tepesi” olarak bilinen bu tepede inşa edilmiştir. Heykel, İkinci Dünya Savaşı’ndan bir görüntüyü ve Bulgaristan’da Kızıl Ordu birliklerinin karşılanmasını temsil ediyor. Alyosha ismindeki Sovyet askerinin 11 metre yüksekliğindeki granit heykeli şehrin silüetini belirliyor. Bir çok yerden görünen bu anıtı sizde görmek isterseniz Plovdiv nerede ve nasıl gidilir? yazımızı okuyarak buraya da ulaşabilirsiniz.
Asen Kalesi
Asen Kalesi olarak inşa edilen Plovdiv’in en yüksek tepesinde ve Rodop Dağlarının eteklerinde kurulmuş olan kaleden geriye kalan tek şey bu kilise olmuş. İçerisindeki simgeler çokça zarar görmüş olsa da dağ tepesinde inşa edilen bu taştan kale ve kilisenin hala ayakta olması gerçekten inanılmaz. Dağlarında eşsiz güzellik sunması harika fotoğraflar çekmeniz için size bir tablo oluşturuyor.
Rodop Dağları
Bulgaristan’da çokça duyduğunuz dağların başını Rodop ve Vithosa dağı çekiyor. Bir kısmı burada bir kısmı Rila Manastırı eteklerine kadar uzanan Rodop dağlarının bu güzel manzarasını görmek isterseniz biraz yorulmanız gerekecek. Asen kalesine çıktıktan sonra yukarı doğru merdivenlerle devam ederek bu manzarayı görebilirsiniz.
Plovdiv (Filibe)’de gezilecek yerler yazımız hakkında sorularınız varsa; bize yorum kısmından yazmaktan çekinmeyin.
Mutlu ve Cesur Kalın.
İlgili Bağlantılar
- Plovdiv (Filibe) Gezi Rehberi
- Plovdiv (Filibe) Nerede ve Nasıl Gidilir?
- Bulgaristan Gezi Rehberi
- Bulgaristan Kayak Merkezleri
- Sofya Gezi Rehberi
- Balkanlar’da Gezilecek Yerler
2 yorum
Geçen yaz plovdiv den geçmiştik ama dolaşma fırsatı bulamamıştık en kısa zamanda gezip görmeyi umuyorum çok güzel bir yermiş cesurgezgine teşekkür ederim.
Umarım tekrar gelme fırsatınız olur ve bu sefer Plovdiv i de görebilirsiniz. 🙂